Saturday, November 13, 2010

"GÖTZEN" Yapı Market' in sunduğu "Sevgili Ev Arkadaşım" devam ediyor

Her gece yatmadan telefonum sesini kısmayı adet edindim.Sabah uyandığımda "Şakir & 5 missed calls" yazısını gördüğüm an "iyi ki kapatmışım lan sesini" diyorum kendi kendime, mutlu oluyorum.Geçen gece saat 2' ye kadar oturdum ve yattım.Sabaha karşı 4' de "Çat!" diye bir sesle uyandım.Yataktan fırladım, ışığı yaktım.Herşey normal, odadan çıktım, salona gittim.Evde kimse yok.Heralde kabus gördüm diye tekrar yataga döndüm.Işığı söndürdüğüm an odamın camına tekrar "Çat!" diye birşey vurdu.Bizim daire 3.katta, iyice tırsmaya başladım, yavaşça jaluziyi kaldırdım, dışarı baktım, heryer kapkaranlık.O esnada masamda duran telefonun ışığını gördüm. "Şakir is Calling"

- Abi kusura bakma.Seni de uyandırdım bu saatte.Ben Şakir

- İyi ki adını söyledin lan, tanıyamamıştım.

- Abi apartmanın kapısını kilitlemişler, camına taş atıyorum 10 dakikadır.Sana zahmet açar mısın?

Küfür ede ede donumla aşağıya indim.Kapıyı açtım.Şakir kol kalınlığında ve çocuk pipisi boyutundaki eflatun kravatıyla uykumu açmıştı.

- Abi sorma başıma gelenleri

- Oglum sormuyorum zaten, sen de anlatma.5 saat sonra uyanmam lazım, direkt yatıyorum ben

- Abi mesaide uyuyakalmışım, otelin müdürü de denetlemeye gelmiş.Beni resepsiyonda uyurken yakalayınca "Şakir sen eve git dinlen" dedi.Sence ne manaya geliyor bu?

- Demek seni çok seviyor Şakir, kıyamamış sana.Şimdi sen yat uyu dinlen, müdürünün sözünü dinle.

Sabah saat 8...Odamın kapısını çatırt diye açtı.

- Abi günaydın.Uyandırmadım inşallah? (bu soruyu sorduğunda ben uyuyorum)

- Ne var kardeşim?

- Abi gözüme uyku girmedi.Kesin beni işten atacaklar. "Sen git biraz dinlen" derken değişik bi tonla söyledi.

- .... (cevap vermeden kafamı yastığa gömdüm)

- Ben kahvaltıyı hazırlıyorum.Sevdiğin omleti de yapıcam.Abi uyan gözünü seveyim, işe gitmeden bana akıl ver.

- Tamam güzel kardeşim, uyanıyorum.

İsviçleri bilimadamları "bir insanın sabrı ne kadar zorlanır?" gibisinden bir deney yapacak olsa, kobay olarak ilk tercih edecekleri ben olurdum.

Kahvaltı masasına oturdum, denyonun önde gideni de olsa; Bir omlet yapıyor ki akıllara zarar.

- Oglum sen 4 sene turizm okudun, sadece omlet yapmayı mı öğrettiler?

- Abi lütfen dalga geçme, çok kötüyüm.Müdüre bir kutu tatlı alıp götüreyim diyorum.

- Tabi kardeşim.Ben işten çıkınca Güllüoğlu' ndan 2 kilo fıstıklı baklava yaptırayım.Gider elini öper, özür dileriz.

- Ben senin çıkışına geleyim, kalem pil de almam lazım zaten.Best Buy' a gidelim.Onun yanında da Panera diye bir fırın var, ordan kek falan falan alırız.

- Ekmek fırını mı bu Şakir?

- Yok abi, pastane gibi bi yer.

O gün hayatımda ilk defa akşam olmasını istemedim."Sabaha kadar çalışcaksın ama Şakir gelmeyecek" deseler, seve seve çalışırım derdim.Geldi...

Buz mavisi kot, beyaz çorap üstü siyah adidas terlik ve bel çantasıyla yine bir markaydı...

Dükkandan içeri girdi, o esnada ben gün sonu raporlarını hazırlıyorum.

- Abi selam-ı aleyküm

Denyoyu gören de köy kahvesine girmiş, okey oynayanlara selam veriyor zanneder.Cevap vermedim, hesap kitap yapmaya devam ettim.

Karşıdaki kurabiyecide çalışan koca götlü kızı gördü.

- Abi ne güzel kız mübarek.Allah sahibine bağışlasın

- Git bi nazar boncuğu tak

- Abi ben bu kızı alıp bizim köye gelin götürsem var ya...

- Senin zevkini sikeyim çocuk

- 3 gün 3 gece düğün yaparım valla.Hristiyan olduğu için babam kabul etmez ama.Evlensem, beni çok sevse; müslüman olur mu sence?

- Git sor Şakir."Benimle evlensen müslüman olur musun?" diye ama lütfen 2 dakika sus.

Dükkanı kapattıktan sonra Best Buy' a gittik.

İçeri girer girmez denk geldiği ilk elemana sorduğu soruyla tarihe geçti.

- Where can i find the pencil battery?



Tuesday, November 9, 2010

Bizimkisi Bir İş Görüşmesi

Yakın zamanda Türkiye' ye döneceğim için iş başvurularında sıkça sorulan soruları inceliyorum."İnsan Kaynaklarınca Size Sorulacak Tuzak Sorular" adlı bir foruma denk geldim ki dayanamadım arkadaş.

1-) En güçsüz olduğunuz nokta neresidir?

Karıya, kıza dayanamıyorum müdürüm.Ne zaman prezantabl tarza gönül vermiş bir hatun görsem gözüm dönüyor.Affedersin; Onu o an masaya yatırıp...tövbe tövbe

2-) En güçlü olduğunuz nokta hangisidir?

Hayvan gibi içerim.Tek başıma 1 büyük devirmişliğim vardır söylemesi ayıp.

3-) Sizi işe almam için, 2 dakika içinde beni ikna edecek ne söyleyebilirsiniz?

Beni işe almazsan senin ananı sikerim

4-) İş hayatınızda bu zamana kadar ki en büyük başarısızlığınız neydi?

Peder' in Avea abone merkezinde takılırken, içeri giren müşteriye "Buyur dayı" demiştim.Megersem denetlemek için gelen gizli bir elemanmış.Sonrasında dükkanı elimizden aldılar.

5-) Son işinizde sizi hayal kırıklığına uğratan neydi?

Milyon dolarlık şirketsin, hala bir çaycın yok.Koymuşlar makineyi; Çayını, kahveni gidip sen dolduruyorsun.Malum çevremiz geniş.Eş geliyor, dost geliyor.Telefon açıp da "bize iki çay, birinin dibi kalın olsun" diyemedikten sonra sikeyim öyle holdingi.Yanlış mıyım müdürüm?

6-) İş hayatınızdaki başarılarınızdan size en çok gurur veren hangisi?

Sene 2004.Müşterinin biri aldığı telefonu geri getirdi.Neymiş efendim, x tuşu çalışmıyormuş.Gönder servise lan o zaman dedim.Ben senden aldım, seni tanırım dedi.Ulan dedim adamın amcığı; Arçelik' den buzdolabı alınca, arızalandığında sırtına yükleyip bayiye mi götürüyorsun? yoksa servisi mi çağırıyorsun?
Para mı geri ver, yoksa seni dava ederim, ben avukatım dedi.
Etmezsen amına koyim dememle, tezgah altından hakyemezi (hakyemez: küçük esnafın dükkanda bulundurduğu kalın odun) çıkarmam bir oldu.Yer misin yemez misin.yermisin yemez misin.verdim beline odunu

7-) İş hayatınızda çözemediğiniz bir sorun oldu mu?

Oldu.Her öğlen dükkanın karşısındaki lokantadan yarıma döner söylerdim.Her seferinde siparişi alan lavuğa "döneri yağsız kes, ekmeğin de içini al" dedim.Sanki bana inatmış gibi ekmeğin içini almadan, vıcık vıcık yağlı döneri getirdi.Yedikten sonra damagımda dönerin yağını hissederdim.Ayyy.. aklıma gelince içim kalktı müdürüm.Kusuruma bakma.

8-) Son yöneticini arasam, bana sizin hakkınızda ne söyler?

devam edecek....


Tuesday, October 26, 2010

Bizimkisi Bir Aşk Hikayesi

Cumartesi akşamı Şakir' in yoğun istekleri üzerine alışverişe gittik.1 hafta sonra Türkiye' ye dönecek bir arkadaşı varmış.Eşine, dostuna kıyafet yollayacakmış.Evden çıkmadan rica ettim."Nolur şakir o bel çantanı takma" dedim.Dinletemedim.

- Abi; arkadaşlarımın istediklerini not defterime yazdım.Not defterini de bel çantama koydum.

O not defterinde yazılı olanları tahmin ettiğim için üstüne varmadım.AVM' ye girdik.

- Şakir ver bakayım lan ne varmış listende.

- Al abi.Sen bilirsin bu markaları.

(Listeye dikiz)

*-) Faruk: Aberkırombiden gri tişört istiyor.Üstünde aberkırombi yazsın.Görenler sahte sanmasın. Not: 25 dolara kadar.

*-) Sinan: Tomi Hilfigır kazak istiyor.Lacivert veya siyah tercihi.Önünde tomi yazsın.

*-) Beyza: 37 numara beyaz çizgili taygır ayakkabı istiyor.50 dolardan pahalıysa haber edicem.

*-) Arda: Nautica (ilk defa bunu doğru yazmış) mont istiyor.Parası sorun değil

*-) Anneme düğünlük eşarp


- Hepsine eyvallah da "anneme düğünlük eşarp" nedir?

- Abi; kadıncağız kırk yılda bir akrabalarının düğününe, nikahına gidiyor.Kaliteli bir eşarp almak istiyorum.

- Ya arkadaş! Burası dubai mi amına koyim? Nerden bulucaz eşarbı?

- Abi; ben çok acıktım birşeyler yiyelim mi?


Şakir' in listesini okuduktan sonra benim de karnım acıkmıştı.Değişiklik olsun diye Mc Donalds' dan yiyelim dedik.Aşağıdaki diyalog zamanında yaşandığı için olaya ben müdahele edip; "Şakir kola mı içiyorsun?" diye sordum.

Bknz:

- What would you like to drink?

- I want a large cock

Şu olayların bir kelimesini uyduruyorsam ibnenin önde gideniyim.Masaya otururken Şakir kolasını devirdi.Temizlik elemanını çağırdım.Kadın yeri paspasladıktan sonra rapor tuttu.Yere kola döküldü, ben de temizledim, saat bilmem kaç gibisinden.O esnada Şakir;

- Abi; bu karı bizden para isteyecek

- Mal mısın olm sen? Yere kola döktün diye para mı istenir

- Abi sen gör bak.Şakir demişti dersin

- Allah' ın adını verdim kardeşim.Sus ve yemeğini ye.

3 saatlik alışveriş bana 3 gün, 3 ay gibi geldi. O günün akşamında da twitterdan tanıştığım Ozan the Komikpanda bana gelecekti.Eve geldik, Şakir takım elbisesini giyip çalıştığı pansiyona gitti.

Saat 6 gibi Ozan kardeşim elinde kiloluk rakı, patlıcan ezmesi, beyaz peynir ve pilakiyle malikaneme teşrif etti.Sofra kuruldu, Zeki Müren eşliğinde muhabbete başlandı.Bir büyüğü devirdikten sonra gece çıkalım dedik."Kanka çıkmadan senin yatağı da yapalım, gelince zahmet olmasın" dedim.Yaptık.Oldu.

Bara gittik.Benim Amerikalı karılarla muhabbet sorunum var.Tanışma faslında fırtına gibi esiyorum ama 10 dakika sonra mal gibi kalıyorum, o esnada da hatun benim ne kadar esaslı bir denyo olduğumu anlıyor, o da susuyor.Ozan piçi işin kompedanı olmuş.Makineli tüfek gibi yardıyor.

- Ozan; Şu oturan 3 karıdan ekmek yeriz bu gece.Saldır abi.

Ozan saldırıyor, ben de elde viskim yanlarına yanaşıyorum.En sus pus oturan hatuna yanaşıyorum.

- Hi! How are you?

- I am fine.what about you?

- Thank you.

Muhabbet bu kadar anasını avradını sikeyim.Sonrasında bir sessizlik.Ben tavana bakıyorum, karı kafasını çeviriyor.O esnada bu piç de kakara kikiri muhabbette.Olaya müdahale ediyorum

- Ozan bu karılardan iş çıkmaz.Gel biz başka bara gidelim.

Şu olay, şu diyalog 6 kere tekrarlandı.6 farklı bar gezdik.En sonunda Ozan; "Abi biz eve gidelim en iyisi" dedi.Bir büyük rakının üstüne, her barda ikişer de jack çaktığımdan kafam güzel olmuştu ama kendimi bozmadım (sarhoş yalanı)

Eve girdik.

- Lan Ozan, helal olsun Şakir' e.Bak yatagını da yapmış.

- Lan salak, o yatağı biz yaptık ya evden çıkmadan.

- Harbi mi lan? Çok güzel yatak yapmışız hafız.Çok güzel....


Sunday, October 17, 2010

Sikkopel Porselenin Sunduğu "Sevgili Ev Arkadaşım" devam ediyor

Ben yakında katil olacağım, eğer bir gün Şakir' i öldürmekten tutuklanırsam; Bu diyaloglar avukatım tarafından mahkemeye "katili kışkırtıcı sebepler" dosyası altında sunulsun.Rica ediyorum.

17 Ekim Pazar Saat 06:00

Şakir işten çıkıp Walmart' a uğramış.O esnada ben uyuyorum.Telefonun sesine zor uyandım.

- Alo? Abi?
- Efendim Şakir?
- Uyandırmadım inşallah
- Yok olm saat daha sabahın 6' sı.Ne uyandırması
- Abi evde limon var mı? diye soracaktım.Geçen hafta 2.59 aldıgımız limon 1.79' a düşmüş.
- Al Şakir al!
- Tamam abi.İyi uykular.

Saat 06:12

- Abi kusura bakma tekrar arıyorum ama, bu hazır kanatların içinde domuz eti var mıdır?
- Ya olm manyak mısın sen? Tavuk kanadının içinde domuzun ne işi var?
- Tamam abi.İyi uykular

Saat 06:18

- Abi nohutun ingilizcesi neydi? Canım çok nohut yemeği çekti.
- Chickpeas
- Düdüklü tencere olsa şahane olurdu, hem de gaz yapmazdı ama merak etme sen.1 gün suda bekletirim, kağıt helva gibi olur.
- Ya olm uyuyorum.Arama beni!
- Tamam abi.İyi uykular

Saat 06:50

Uykuya yeni dalmışken, çat diye odamın kapısı açıldı;

- Abi bir muz aldım ki akıllara zarar.Yer misin birtane?
- ....
- Abi?
- (Allah' ım bana sabır ver)
- Hadi ben yatıyorum.Sana iyi uykular.

Yat ki bir daha kalkama Şakir demek istiyorum ama diyemiyorum.Geçen yazımda da anlattım.Kalbi öyle saf, öyle temiz ki; Başkası olsa....
Şakir harbiden benim canım.Cidden seviyorum elemanı.Zamanında çok ah aldım ki Allah başıma Şakir' i verdi diye teselli ediyorum kendimi.

Şu yazıyı yazarken bile çat kapı içeri daldı 10 dakika evvel;

- Abi üzüm yer misin? Bildiğin çavuş üzümü. Bak hele şu mübareğe, resmen serçe parmağım kadar.
- Yemem.Sagol.


Kapımı kilitledim....Cep telefonumdan aradın...
Msnden engelledim... Mail attın...
Telefonun sesini kıstım... kapımı tık tık' ladın...
Sen söyle Şakir... Neydi benim günahım?



Friday, September 24, 2010

Sevgili Ev Arkadaşım

Öyle bir insan düşün ki denyolar denyosu, öyle bir insan düşün ki kamiller kamili...Şimdi bir de benim gibi bir insan düşle.İkimizi topla, 2 ile çarp, şimdi 10 ekle, sonra ikiye böl, çıkan sayıyı götüne sok.

Sevgili ev arkadaşım Şakir' le 1 sene evvel tanıştık.Çok sevdiğim bir abimin ricası üzerine benim eve taşındı.İlk başlarda "hem kiraya ortak olur, interneti falan da bölüşürüz" gibisinden düşündüm.Düşünmez olaydım...Ev masrafının yarısına ortak oldu ama huzur masrafımı ikiye katladı.
Sorarım size ey dostlar!! 26 yaşında bir insan, 2010 senesinde hala Kaleci Müller şortu giyer mi? Hala bel çantasıyla gezer mi?

- Oğlum giyme şu kısacık şortu.Zaten etrafa ibneyiz sinyalleri veriyoruz.
- Abi öyle deme, çok rahat bu şort.
- O bel çantası ne lan öyle? Tezgahta incik boncuk satarmış gibi
- Abi pasaportumu falan koyuyorum içine.Çok kullanışlı.
- Allah' ın adını verdim.Bir sus!

Şakir otelde çalışıyor.Turizm mezunu.2 senelik vizeyle staj yapmaya gelmiş.Şu an beraberliğimizin 1. senesindeyiz.
Sevgili ev arkadaşımı tanımanız için aramızda geçen diyaloglara devam ediyorum.

- Oğlum 8 ay oldu hala resepsiyonda gece bekçiliği yapıyorsun.Ne sikim iş anlamadım.
- Abi; Türkiye' ye döndüğüm zaman direkt front desk manager olarak işe başlayacagım.Çok çalışırsam 10 seneye genel müdür olabilirim.
- Şakir; Seni oteline genel müdür yapan adamın aklını sikeyim ben.Turizme zararsın oğlum sen.
- Abi öyle deme.Kalbimi kırıyorsun.
- Kardeşim dost acı söyler.Ben seni değil resepsiyonist, bellboy olarak almam lan işe
- Abi sana zahmet Walmarta uğrasak.Arpa şehriye almam lazım.

Bu konuşmaların bir kelimesini dahi uyduruyorsam ibnenin önde gideniyim.Adamda kapı çalmak diye bir huy yok.Çat kapı; "Abi şampuan bitmiş ama ben içine su kattım" Çat kapı; "Son aldığımız domates çok mayhoş çıktı."

Bazen içimden "Hay Abini Sikeyim" demek geliyor ama diyemiyorum.Çocuğun kalbi cidden temiz.Pırlanta gibi bir şahsiyet.Ne zaman daralsam Kayahan' dan "Allah' ım Neydi Günahım" ı dinliyorum.Ben ne ettim de başıma Şakir' i verdin diyorum.

Dün gece alışverişe gittik.Bir arkadaşı tavsiye etmiş, elmacık kemiklerindeki tüyler için ağda bandı kullan demiş.Ben ve Şakir; Bayan reyonunda tam 45 dakikamızı harcadık.Şakir yine kısa şortuyla bir markaydı.

- Abi; elmacık kemiklerimdeki tüylere jilet sürmek istemiyorum.
- Askerde de ağda bandı kullanırsın o zaman
- Abi dalga geçme.Hangi markayı alsam?
- Ya oğlum sen ruh hastası mısın amına koyim? Al ne alacaksan, siktirip gidelim.Karı kız çok kötü bakmaya başladı.
- Abi bak bu bacak içinmiş ama makasla keserek küçük parçalara ayırabilirim.Hem de çok hesaplı
- Ben kimin ahını aldım ki bu cezayı çekiyorum?
- O ne demek abi?
- Eski yengen aklıma geldi Şakir.İsyanım sana değil tüm aşklara...



Thursday, September 16, 2010

Çağımızın Vebası Abazanlık

HIV virüsü, domuz gribi, kuş gribi derken çağımızın en büyük hastalığı olan abazanlık hep arka planda kaldı.

Bu Bir Hastalık mı?
Evet efenim.Türk erkeklerinin psikolojisini derinden etkileyen, bilinçaltında büyük hasarlar oluşturan bir hastalık.Biz buna tıp dilinde "eli sikinde gezmek" diyoruz."Batının Ahlaksızlığı" örneğini verecek olursak; Ben o ahlaksızlığa kurban olurum.Gavurlar lise çağlarında çatır çatır sevişmeye başlıyor, benim yurdumun gariban genci ise teselliyi pornolarda buluyor.Adamın eğitim-öğretim hayatı 15 sene sürmüş ama seks hayatı 30 saniye dahi sürememiş.Üniversite mezunu, masterını yapmış helva gibi bir çocuk; Ama sorsan ki: Kaç kere mala vurdun? diye alacağın cevap içler acısı.Türkiye' nin en büyük sorunu işsizlik değil!! Seksizlik!!!

Bu Konuda Hatunların Hiç Suçu Yok mu?
Olmaz mı? Yapılan araştırmalara göre kadınlar erkeklerden 7 kat daha fazla zevk alıyormuş.Şimdi ben demez miyim; Be cinsini siktiklerim!! Madem 7 kat fazla zevk alıyorsun, bu ülkede abaza erkekten çok abaza karının bulunması lazım diye Derim.Dedim de.Niye hep naza çeken taraf siz oluyorsunuz? Sonuçta malafat bende, alet bende.İcraati gerçekleştiren benim, bir nevi çiçeğin tohumu bende.

Bu Konuda Erkeklerin Hiç Suçu Yok mu?
Olmaz mı? Karı milletini gözünde çok büyütürsen, el üstünde tutarsan, sadece seks objesi olarak görürsen tabi ki suç sende (son örneğimle ne kadar büyük bir götoğlanı olduğumu kanıtlar, kızların da gönlünü alırım) Bayanlar seks objesi değildir gencolar.Bunu kafanızdan silin.Nasıl sizin vurmaya ihtiyacınız varsa onların da vurulmaya ihtiyacı var.Haklar eşit.

İyi Güzel de Hiç Tüyo Vermedin Yavşak
Eğer erkeksen sana tüyoların kralını vereceğim aleksandır.İşsizlik, parasızlık, tersoluk sonucu mekanlarda karı kaldırma olayı artık bitti.Herşey internete endeksli.En kolay yol feysbuk.Utangaçlığı üzerinden atacaksın bir kere.Gözüne kestirdiğin hatuna direkt mesajı koyacaksın.Sakın denyo gibi "Merhaba" veya "Tanışabilir miyiz?" falan yazma.Aklından geçenleri söyle.Şu an seviyeli bir ilişki yaşadığım yengenize attığım ilk mesaj "Çok güzelsin be anasını avradını sikeyim"
Neden kazandım? Çünkü o an aklımdan geçeni yazdım.Final dergisiyle kazandım.Finalle kazanacağız!!!

İlk mesajlarda her zaman -cim eki işe yarar.Örnek;

-Şadımancım?
-Efendim
-Erik gibi hatunsun...
-O ne demek?
-Kütür kütür manasında
-Ekiri ekiri

Ekiri ekiri yerine "siktir git lan hayvan" gibisinden bir cevap da gelebilir.Aldırmayın, o şadımandan zaten hayır gelmez.Başka şadımanlara yönelin.Yılmayın, moralinizi bozmayın.

Harbiden hiç kız arkadaşınız yoksa, dişi akrabalarınızla (kuzen, baldız, hala kızı vb.) sanki sevgili imajlı fotolar çektirip koyun.Mesela bir mekana 3 sap giderseniz, gecenin sonunda 3 abaza işkembe içersiniz.Amma ve lakin; O mekana mmf veya ffm tarzında iştirak ederseniz gecenin sonunda karı düşürme oranınız %57 Biz buna "am, amı çeker" diyoruz.

Mesajlaşmaya Başladık.Nasıl Bir Dekor Vereyim?
Efenim; Hatunun hali vakti yerinde ve de yazlık mekanlarda çekilmiş minimum 3 adet bikinili fotosu varsa fakir ama gururlu genci oynayın.O tarz karılar herşeye doymuştur zaten.Sizdeki saflık, temizlik şahane prim yapar.Eğer hatun entel & dantelse; "Az önce taksimdeydik, sokakta bira içtik.Yanıma bir tinerci yanaştı, sarıldım ona.Senin suçun bu adaletsiz dünyada doğmak" dedim (veya) "ıslanmış bir sokak köpeği gördüm eve girerken, tir tir titriyordu." gibi cümleler artı puandır.Daha da abartmak isterseniz "Bugün gittiğim resim sergisindeki fırça darbeleri çok sürrealistti" diyerek ne denli bir marjinal olduğunuzu kanıtlayabilirsiniz.

Haftaya görüşmek üzere.
Unutma ki er kişi; Kol gibi yarrağın olacağına, fındık içi kadar amın olsaydı hep kazanırdın.


Friday, September 3, 2010

Sene 2006, Soguk bir cuma gecesi;

Beşiktaş Fulya' daki malikanemde ben, sedat, sedat' ın manitası gaye ve selçuk' la poker oynuyoruz.O dönem meşhur bir dizide başrol oynayan hanım kız da gaye' nin ekürisi.Gece 11 gibi bu hanım kızımız telefon açtı.Ertesi gün ingiltere' ye gidecekmiş, seni gitmeden göreyim.Geliyorum şimdi dedi."Neeee?Buraya mı geliyormuş lan?" diye sordum.Boxer ve askılı atletimin bana verdiği yetkiye dayanarak kendimi odama attım.Kendi kendime "acaba takım elbise mi giysem?" diye düşündüm, sonra da "yok ebenin amı artık, kız demez mi hiç; Lan yarrak! Kendi evinde takımlamı oturuyosun diye" En güzeli sanki fazla siklemiomuş modeli yapayım dedim, tshırt&kot, kapıyı da ben açmam.Hatun içeri girince de "aaa sen mi geldin canım benim, hiç haberim yoktu valla" gibisinden vitrin yaparım diye düşündüm.Hayvan gibi parfüm sıktım.Kendime daha modern bi hava vermek için ayakkabılarımı giydim.O kadar moderniz ki evde ayakkabıyla geziyoruz gibisinden.Annem görse belamı sikerdi.

Bütün gece kahverengi şişe bira içtikten sonra, pederin zor günler için sakladığı chivas regali açtım.Annemin salondaki vitrinde sakladığı buzlu bardaklardan çıkarttım.Gaye "amma kastın be denyo" gibisinden laf sokuyordu ama "gayecim kızcagız kırk yılda bir geliyor, misafiri el üstünde tutmak gerek" diye defansa geçiyordum.Saat 11' e 10 kala pederin tekli koltuguna oturdum, bacak bacak üstüne attım.Buzlu sek viskimi elimi alıp beklemeye başladım.Diğer piçler hanım kızı daha önceden tanıdıkları için gayet rahat takılıyorlar.Saat 11 bucuk oldu.Gaye dedim; nerde kaldı lan bu karı? 3. dubleyi koyuyorum.Viski komasına giricem.Saat 1' e kadar öyle yarrak gibi oturdum, şişenin dibi geldi.Sikerim lan dedim, bu saatten sonra gelirse açmıyorum kapıyı.Gittim, üstümü çıkarttım.Çiçekli şortumu ve askılı atletimi giydim.Selçuk salağı salonda sızdı, Gayeyle Sedat da odalarına çekildi.Ben de zürafaların seks hayatını anlatan bir belgeseli izlerken dalmışım.Dilink dlong diye kapı çaldı.Ananı skim diye uyandım.Saate baktım, saat 4.00 Kim lan bu amına kodumun diye kapıya yöneldim.Alkolün etkisiyle, sızmadan önceki beklentiyi tamamen kafamdan silmişim.Kapıyı açmamla kapatmam bir oldu.Sen kesin öldün vogueman dedim, zor bir ihtimal de olsa cennete gittin, sana da ikram olarak bu huriyi yolladılar.Ölmesen bile kesin rüya bu, gözlerimi ovuşturdum, kapıyı bir daha açtım.Bu sefer hurinin yanında bir sap vardı.Sen kimsin lan dedim.(Yemin ederim çocuga bunu dedim) "Abi ben onun erkek arkadaşıyım" dedi.Bu diyalog esnasında benim jetonum düşmüştü.Buyur ettim içeri, uyuyan piçleri uyandırdım.Salona geçtik.Bir şişe viski içtikten sonra hani böyle gözlerini kısa kısa bakarsın ya millete, devamlı göbeğini kaşırsın falan.Aynen o haldeyim.Hanım kızımızın sevgilisi çok efendiydi, başı önünde oturuyor, sesi çıkmıyor."Necisin lan sen "dedim? "Okuyor musun, çalışıyor musun?", "Abi okul bitti, şimdi çalışıyorum" dedi."Çalış lan tabi" dedim."Böyle erik gibi hatun çalışmayan adama bakmaz!" Bütün gözler üzerime çevrildi.Ehi ehi şaka yaptım gençler gibisinden denyo bir cümleyle olayı tatlıya bağladım.Baktım iyice sıçmaya başlıyorum, ben bi balkona çıkıp hava alayım dedim.Hak tuuu diye bir balgam attım aşağıya, şap diye kırmızı parlak bir arabanın tavanına yapıştı.Gözlerimi ovuşturdum, daha dikkatli baktım.(Beyin fonksiyonlarım o sırada alkolün etkisiyle sıfırlandığı için bu reaksiyonlarımı doğal karşılayın.) Agzımdan çıkan ilk cümle; "Sedat koooşşş!! Anasını sikeyim!! Otoparkta ferrari var!!!" Bizim iki danyel de koşa koşa yanıma geldi.3 gerizekalı, agzımızın suyu aka aka asagıya bakıyoruz.Kimsenin aklına somut senaryolar gelmiyor."Lan hangi orospu çocuğunun acaba" falan diye aramızda tartışıyoruz.Neyse efenim fazla uzatmadan saadete geliyorum.Salona geri döndük, hanım kızımızın sevgılısı el pençe oturuyor aynı model."Viski iççen mi la" dedim."Abi bu gece dönmem lazım, günübirlik geldim Türkiye' ye, babamın haberi yok" dedi.Biz arkadaş grubu olarak (gaye' yi saymıyorum) elemanın bu lafından bile olayı idrak edemedik.Günübirlik geldim Türkiye' ye ne demek lan? "Kaptan beni bekliyor, kalkalım yavaş yavaş" dediği an "Kalkan elbet sabreder" dedim, kendi kendime güldüm.Kapıdan uğurlarken "sevdım lan seni yarrak hasan, yengesiz gel bi gece de kafaları çekelim" dedim.O kadar alçak gönüllü bir şahsiyetmiş ki "sagol abi" dedi.
Sonrasında bir ferrari sesi, sonrasında 40 gün 40 gece süren "vay amına koyım" tadındaki dedikodular.

Not: Adam harbiden özel jetiyle İngiltere' den günübirlik gelmiş.Şimdi evliler.

Thursday, August 19, 2010

Dönülmez Akşamın Ufkundayım - Lay La La La La

Bazen öyle daralıyorum ki;
Benzin döküp yaksam kendimi diyorum.Düşününce götüm yemiyor.Bir kere benzin pahalı.Hadi para var diyelim.Benzinciye gittim elde bidonla.Karakoldan kağıt ister o ibne."Orman mı yakıcan lan" gibisinden bakar bana sinsi sinsi.Güzide güney beldeleremizde yangın çıksa ben yaktım zanneder insafsız pompacı.

En yakın mahalli karakola gidip "Abi kendimi yakıcam ama benzin almam için sizin müsadeniz gerekiyormuş" desem; "Sktr git bi top A4 kağıt al öyle gel" derler.

Arabayla kendimi uçurumdan aşağıya atayım desem; Konya Ovası gibi bir memlekette yaşıyorum.Arabayı yoldan çıkartsam en fazla 20 cm aşagıya düşerim.Araç takla bile atmaz.10 dakikaya tarla sahibi gelir "Mahsulün anasını siktin" diye beni döve döve öldürebilir. (Mantıklı)

Kendimi Asayım desem; Tavan kartonpiyer.Kilo 85.Kendimi astığım an üst komşu kafama iner.Karının akranları her sabah mandırada 5 litre süt veriyor.Ölmem ama sakat kalabilirim.

İntihar etmek çok zor.

"Bundandır böyle dibe vuruşumuz" demiş Sıla...

Hikayeden çıkarılacak sonuç;

"Bu ne dünya kardeşim siken sikene?, bu ne dünya kardeşim böyle...Bin tane amım olsa birini vermem bile.Bu ne dünya kardeşim böyle? Ne bir am ister şu şen gönlüm, ne bir göt ne de yarrak...Layla la la la...Ye, sik, eğlen çok kısa ömrün.Sik çünkü sikmek en kolay..."

Gözleriniz beni aramasın, çünkü ben Los Encılıs' da olacağım.Sahilde patenli kızlara dondurma ısmarlayıp, simidimle denize gireceğim.Öptüm.Bay.


Friday, August 6, 2010

Bir Kepçe Operatörüne Aşık Oldum

3 aydır mütemadiyen arabama sıçıp sıçıp kaçan kuşun peşindeydim.Öyle bir orospu çocugu, öyle bir ibne kuş ki bu; Araba pisken hayatta sıçmıyor.Ne zaman yıkattım, ne zaman pırıl pırıl yapıp otoparkın en güzide köşesine çektim...İşte bu yavşak da, bu götoğlanı da o an gelip kakasını yapıyor.

Efendim; Zoruma giden olay şudur.Kuş tabi bu, elbet sıçacak gönlünce, itirazım yok.Burada öyle parasıyla araba yıkayan adam bulamazsın.Makinenin yanına gidiyorsun, atıyorsun 4 çeyreklik, sana sabunu da veriyor, tazikli suyu da.Al eline aleti bizzat yıka.Titiz adamım ben.Günde 12 saat ayakta çalışıyorum, zencisiyle, kızılderilisiyle uğrasıyorum.Cuma günleri tek eglencem ne? Namaza gidiyorum bahanesiyle çıkıp arabayı yıkamak.Gömlek & Kravat & Makosen üçgeninde, elde sik gibi kompresorün hortumuyla türlü türlü eziyet çekiyorum.Ne zaman ki ter kan içinde dükkana dönüyorum; Arabamı en nezih yere çekip "cila atsan böyle parlamazdı mübarek" diyorum.İşte o an bu sülalesini siktiğim kuşu gelip sıçıyor arkadaş!!! Tek noktaya sıçsa yine eyvallah derim.Ön camından tut, bagaja kadar.İbneyi gören "düşman birlikleri bombalayan savaş uçağı" sanar.

Canıma tak etti.Bugün sinsi planımı uygulamaya koydum.Sabahtan bizim dükkanın bulundugu avm' nin güvenlik müdürüne olayı anlattım. "Steve' cim böyle böyle; Saat öğlen 2 gibi bütün kameraları benim arabanın oraya çevir, yalandan su tutup gelicem.Katil; Nasıl olay mahaline tekrar intikal ederse, bu cani kuş da elbet gelecek" dedim.Yıkamacıdan dönerken mc donals' ın tuvaletine ugrayıp üstümü değiştim.Bol cepli avcı yeleğimi ve kamuflajlı pantolonumu giydim.Arabadan inerken beni görmemeliydi.Yüzümü ayakkabı boyasıyla siyaha boyadım.Otoparka arabayı parkedip, arka koltukları öne dogru yatırdım.İçerden bagajı açıp sessizce arkadan çıktım.Şoför kapısından çıkarsam beni farkedebilirdi.Yerden sürünerek cepheme ulaştım.Guvenlik müdürüyle devamlı irtibattaydım.

- Steve cephedeyim.Asayiş berkemal.
- Eyvallah Abi, ben de dikizliyorum kameralardan
- O kuş kaçarsa kendine yer beğen Nevada Çölünden
- Ayıp sana be Abi, bizden kaçmaz

Neyse; Steve' le bu marka denyo diyaloglar geçti aramızda, detaylı anlatmak istemiyorum.

O esnada menzilime sik kadar bir serçe girdi.Hemen dürbünümü elime aldım.Sik kadar da değil, bildiğin pipi kadar.Arabanın üstünde 10 dakika boyunca keşif uçuşu yaptı.Kendi kendime; "Bu minik serçenin günahını alma vogueman" dediğim an ateşe başladı.Böyle bir sıçmak yok!! Zannedersin ki sübyana 3 kutu müsil içirmişler.

(Nazlı yarim webcam yolladığı için ara veriyorum maceraya.Seviyeli sohbetimizden sonra devam edeceğim)

Monday, July 19, 2010

Rumuz: Gecelerin Yargıcı

Bir sabah götümde dayanılmaz bir acıyla uyandım."Acaba gece biri eve girip beni sikti mi?" diye kapıyı pencereyi kontrol ettim.Ev temizdi.
Dün geceyi düşündüm.Efendi gibi evde oturup porno izlemiştim.Derhal aile doktorumu arayıp olayı rapor ettim."Basur patlak vermiş olabilir ama sen zengin olduğun için hemoroid demeyi tercih ederim" dedi.
Ambulans çağırdım.Tam donanımlı elemanlar beni yüzüstü sedyeye yatırıp acile yetiştirdiler.
Her odaya giren beyaz önlüklü götümü parmaklayıp, "oww this is absolutely hemoroid" dedi.Hasta bakıcısından tut, aşçısına kadar...
Ertesi gün, ameliyat öncesi narkozcu elemana "hocam ben gecede bir büyük rakı deviren adamım, adaletli bas ilacı" dedim.Sonrasını hatırlamıyorum.Sabah uyandığımda yataktaydım.Odama 30 kişilik stajyer ekibi girince kendime geldim.Ameliyatı yapan cerrah; Adeta götümü gurur tablosu gibi öğrencilerine gösteriyordu.
Aylar ayları, seneler seneleri kovaladı ve taburcu oldum.
Pırlanta popomun pansumana ihtiyacı vardı.
Su yatağımda yatarken ansızın kapı çaldı.
Kölem Jüstinyo; "Efendim, sexy hemşire Isabelle malikanenize teşrif etti" dedi.
"Buyursun gelsin" dedim.
"When was your last bowel movement?" diye sordu.
"Lan bu karı ball (top) falan diye konuya girdiyse kesin bana verecek" gibisinden düşündüm kendi kendime
"Valla hemşire; 3 sene oldu, tık yok, 31' e talim" dedim...
Yine ambulans sesleri, yine sedyeler....

Hikayeden çıkarılacak ders ise;
Bowel Movement = Büyük Abdest demekmiş...Çok geç anladım...



Friday, July 9, 2010

Acaba mı Şakir?

Sermet Erkin çakalı zamanında kanal 6' da gelecek haftanın sayısal sonuçlarını bir kağıda yazıp, 12 noter huzurunda 40 zarfın içine gömmüştü.Şanslı toplar açıklandıktan sonra zarflar açıldı.Kurnaz 6' lıyı tutturmuştu.O günden sonra hokkabaz piyasasından elini ayağını çekti.
Aklıma takılan sorular:

*-) Akrabasına, eşine, dostuna kuponu yatırtıp parayı buldu mu? (Vay tilki vaay)
*-) 12 noter de medyanın adamı mıydı? (Yok anasının amı)
*-) Evliya mıydı lan yoksa? (Olabilir)
*-) Kendinden bu kadar eminse; Seneler senesi şapkadan tavşan çıkararak bizi mi sikti? (Taşlar yerine oturuyor)
*-) Ya evliya gibi adamsa? Her hafta 6' lıyı buluyorsa? (O şapkadan değil tavşan; Ancelina Joliyi bile çıkartabilirdi.)
*-) Ezel' deki gizli karakter Kenan Birkan yoksa Sermet Erkin mi? (Yat uyu)



Friday, June 18, 2010

Bir Kar Yağar İnce İnce, Bir Operasyon Var Bu Gece

Üniversite bana göre değildi.Çok çalıştım, çok didindim ama olmadı yar.Su testisine dolmadı yar.16 sene boyunca resmen para zoruyla okudum.Şişli Terakki gibi bir okuldan 9 tane zayıf notla, öğretmenlerime yalvara yalvara mezun oldum.Her Türk genci gibi ben de hemen askerliği tecil ettirdim.Sene 2004 falan, artık ya seve seve ya sike sike askere gitmek zorundayım.Yalandan torpil bulmak için bütün aile seferberlik ilan ettik.Yok Şakir' in dayısı ebesinin amındaki karakolun komutanıymış, yok Ahmet' in halası ilçe jandarma komutanıymış.En sonunda birinden cidden umutluyduk.Emekli bir albay, kanalı varmış Ankara' da, "ben hallederim Vogueman kardeşimin işini" demiş falan filan.Sıcak bir yaz günü, sevdiceğimle Büyükada Klüpteyim.Bir elimde avokadom, bir elimde şampanyam, havuza giren karı kızı rontluyorum.Peder Bey aradı.Acemi birliği Bilecik' e çıkmış.Bir heveslendim, bir sevindim ki sorma."Helal olsun lan albaya" dedim kendi kendime.Demek bu işler torpille oluyormuş.Hemen iskelede bağlı bulunan 23 metre 34 cm' lik tekneme atlayıp eve döndüm.Ertesi gün valide hanımla Eminönündeki askerlik malzemeleri satan çarşıya gittik.Sanki 18 ay boyunca don ve atlet bulamayacak gibi stok yaptık.50 don, 50 atlet, 40 çorap.Nizamiye kapısında beni arasalar; Askere el altından iç çamaşırı satacak bu ibne diye tutuklarlardı.Ben satıcı değil, giyiciyim desem de inanmazlardı.Teslim olacağım gün geldi çattı.Son yemeğimizde peder bey; Bana ve sevdiceğime kuzu tandır ısmarladı.7 senelik sevişkimizde öyle romantik bir yemek yememiştik gül kokulu yarimle.Acılı ezmeler, şakalaşmalar, ayranlar, lavaşlar havalarda uçuştu.Ağlaşa ağlaşa kapıdan içeri girdim.Hersey çok sistematik ve düzenli.Öğleden sonra 4 gibi teslim olmama rağmen, gece saat 12 gibi yatağıma ulaştım.Sabah 4' de "Kalk kalk kalk" diye bağıran sevimli bir askerin melodisiyle uyandım.Askerliğin temeli;
-4:00 Güne merhaba! Nizami adımlarla yemekhaneye keyifli bir yürüyüş
-4:30 Yemekhane kapısında buluşma.Arkadaşlarla kaynaşma.Yere kıvrılıp yaklaşık 1 saat daha uyuma.
-6:00 Açık büfe kahvaltı servisi
-7:00 Havuz kenarında sabah sporu, çeşitli aktiviteler

Hayatımın en unutulmayacak tatiliydi benim için.Haftada bir kere duş almak, aynı kamuflajı 1 ay boyunca giymek...Anlatılmaz, yaşanır.
Hemen 1. haftada kendi kafamda olan ekürim Önder' le tanıştım.Kantine gitmeye fırsatımız olmadıgı icin "sigara otlanma projeleri" üstünde yoğunlaştık.Ar-ge çalışmalarız sonucu planımız hazırdı.Önce dolu paketle gezen denyoyu tespit edip yanına yaklaşıyordum.Birader memleket nere falan diye agzından laf alıp, diğer cephedeki Önder' e bilgi veriyordum.Önder de sanki onun hemşerisi gibi yanına yaklaşıp "Vay topraam, askerlik zor be, bağla bi sigara da tüttürelim" gibisinden işe koyuluyordu.

"1 aydır aynı kıyafetle gezmemize ragmen zerre kokmuyoruz Önder' cim" lafımda ne denli yanıldığımı yemin töreninde anladım.Eş, dost yanıma yaklaşmak yerine 5 metre uzaktan sadece el salladı.

Dağıtım günü geldi çattı.Benim kendime güvenim sonsuz.Nasıl olsa torpilliyiz ya.
"Vogueman: Dağıtım yerin Muş" dedikleri an ben bayılmışım.Gözümü revirde açtım.O aradaki bir haftalık tatilde (acemi birliği zaten tatildi, doyamadım) tek tabanca bir büyük rakıyı devirip, üstüne de cila niyetine 3 efes çakan helva gibi bir asker olmuştum.Bana hesapta torpil yapan elemanın açıklaması gayet mantıklıydı."Batı çok sıkı olur diye ben istedim doğuya gitmesini". At yalanı, sikeyim inananı gibi ama değil gibisinden.

Devam edecek..Belki de etmez...

Friday, May 14, 2010

Olmadı Yar....

Çarşamba günlerinden nefret ederim.Semt pazarı o gün kurulurdu Sarıyer'de.Torba taşıma işine 8 yaşında başladım.Şimdi hatırlamıyorum, öğlenci miydim, sabahçı mı ama her çarşamba günü valideyle pazardaydım.İlk dönemler işe alışayım diye maydonoz, dereotu falan taşıttı.Baktı ki boyum uzuyor, kollar genişledi; Verdi elime patates torbalarını, soğanları.Sanki çok önemli bir görevimiz varmış gibi önce ananemin evinde buluşurduk.Plan yapardık."Ben önce patatesçi Akif' e uğrarım Sevil, Vogueman senle gelsin, ona ver torbaları.Sonra benim yanıma gönder, maydonozcu Arif'e.O esnada ananem diyaloğa katılır."Şakir' in geçen hafta verdiği şeftaliyi beğenmedim ben, çok yumuşaktı." Ben bu konuşmaları dinlerken kafamdan koordinatlar çizerdim.Arif' ten Şakire, Şakir' den Akif'e en kestirme nerden giderim diye.

Misyonum belliydi.Anane, teyzenin yanına yanaşır, torbaları alır, yeni güzergahıma dogru devam ederdim.Artık öyle sapıtmıştık ki arada eve aktarmalı seferler düzenliyordum.Ananemin evi merkez karargahtı.Çük kadar girişe torbaları yığar, yeni görevlere yelken açardım.O zamanlar cep telefonu falan yok tabi, pusulayla yolumu buluyorum."2:45' de güney cephesindeki Karpuzcu Kamuran' ın tezgahında olman lazım" diyerek tribe giriyordum.

Görsel hafızamı da torba taşımaya borçluyum.Her pazar dönüşü "Bu torba benim mi?, Bu soğanlar bizim mi yoksa teyzenin mi?" gibi sorulara maruz kaldım.
Yaş ilerledikçe gözüm açılmıştı."Anne Çüş! 6 kilo patates mi alınır? Senelerdir hasretiz ya şeftaliye, 3 kilo yetmez 5 kilo al" sorularıyla defansa geçtim.

Olmadı bebek olmadı..Ne dediysem kurtulamadım..Hayatımın 14 senesi torba taşıyarak geçti.."Ulan beni doğuracağına kendine hammal tutsaydın" dahi dedim.."Al bu 8 kilo soğanı, git ananenin torbalarına yardım et" dedi...

Sunday, May 9, 2010

Monte Kıristo Kontu

Edmınt iyiydi ama çevresi kötüydü....
Edmınt Dantes Kilyos sahillerinde kaçak kum çeken bir gemide yancı kaptandır.Mersedes adında taş memeli, kutu götlü bir manitası vardır.Geminin sahibi olan kalantor armatörün oğlu da Edmınt' ın ekürisidir.Günlerden birgün bunlar Gümüşdere Plajı açıklarında kum çekerken gemiyi sahil güvenlik basar.Bütün tayfa sahil güvenliğe "Abi bokunu yiyeyim" ayağı çekerken; Sahil Güvenlik Komutanı Edmıntın yanına yaklaşarak "Al bu 50 tl' yi, Yengen Cenıfır' a götür, kendisi Edirnekapı' da tuhafiyeci.Papaz oldugumuz için konuşmuyoruz, parayı elden versem kabul etmiyor" der.Edmınt da "hay hay komutanım, götürmeyen Edmıntın sülalesini sikeyim" der.
Komutan gemiyi serbest bırakır.Edmınt Aksaray' a ayak basınca anında bir dolmuşa atlayıp Edirnekapı' ya geçer.Yengenin dükkanı bulup "Bacım bunu enişte gönderdi" der.O anda dükkanı jandarma basar.Edmınt malı; Elinde tuttuğu seri numarası alınmış 50 tl ile rüşvete teşvik suçundan tutuklanıp Pendik açıklarındaki Şato Biryan hapishanesine konur.Şato Biryan' da (affedersiniz) Edmınt' ın amına koyarlar.Neyse 4 sene sonra yan koğuşta yatan İmam Haksıbıl' la tanışır.Nasıl tanışır ayrı konu...İmam buna der ki " Edmınt' ım elimde pırıl pırıl bir hazine haritası var, atarsan abine bi 20 tl, harita senindir.Sana kanım ısındı...Başkası istese 100' den kapı açıyorum." Edmınt hapise girmeden önce götüne soktuğu 20 tl' yi çıkararak Haksıbıl' a verir.Sonra Haksıbıl ölür.Cenaze namazında yanda saf tutan gardiyandan "Abi bi çağrı atıcam" bahanesiyle cep telefonunu alır.Bebek Deniz Taxide çalışan bacanağını arar.Bacanak: " Reina' ya götürmeye grup aldım, anca 2 saate gelirim" der.Edmınt da "yakışmadı sana " der telefonu kapatır.Sonra bir şekilde hapishaneden kaçıp Bostancı' ya yüzer.Sahile çıkınca yarıma kokoreçini yerken düşünür.Deli hırslanır.Sonra bir taksiye atlayıp "birader gündüz açar mısın" der.Yol uzun, içerden yeni çıktım gibisinden vitrin yapar.Taksici delikanlıdır."Kuruçeşme' ye ne yazar" gibisinden sorar Edmınt.
Abi yazsa yazsa 38 tl yazar" der taksici..

Monte Kıristo Kontu 2

Bağdat caddesi kalabalıktır bu gece, arkadan Kozyatağı' na kaçalım, oradan otobana bağlanırız der Edmınt.Bostancı sahilde ilerlerken aniden önlerine bir dolmuş kırar.Ani bir fren sonucu korna selektör vasıtasıyla şoföre ana avrat küfür eden taksici; Dolmuşçunun elde levyeyle aşağıya inmesi sonucu şok olur.Koltuk altına sakladığı hakyemezi çıkarana kadar açık camdan levyeyi kafasına yemesi bir olur.Edmınt Şato Biryan' dayken kendi kendine karate öğrenmiştir.İmam Haksıbıl da eski yağlı güreş şampiyonudur.Karatesini pekiştirsin diye Edmınt' a 3 sene boyunca yağlı güreşin felsefesini, göte nasıl el sokulması gerektiği gibi ince konuları öğretmiştir.Taksicinin levyeyi yemesini yediremeyen Edmınt arabadan iner."Biz bu saçı sakalı değirmende mi ağarttık lan? Adamın amcığı" diye bağırarak dolmuş şoförüne tekme tokat girer."Bu levyeyi götüne sokardım ama sana değil levyeye acırım" diyerek son noktayı koyar.O sırada kendine gelen taksici Edmınt' ın elini öper.
"Abi bundan sonra senin adamınım, domal de domalayım" der.Edmınt da "canın sagolsun, isim neydi birader diye sorar?"
Adım Zeki abi, tanıştığıma memnun oldum" cevabını aldıktan sonra, "bundan böyle senin adın Zatara, Zeki' cim.Delikanlı bir çocuga benziyorsun" der.Yolda taksi senin mi, yoksa plaka kiralık mı?Senin işin de zor be Zatara' cım, elin sarhoşu var, ibnesi var gibisinden geyik çevirerek Kuruçeşme' ye gelirler.Edmınt "çok acıktım lan Zatara, şu seyyarda 2' şer dürüm yiyelim mi?" der.Hafız bana çift kaşarlı antrikot yap, bi de ayran ver demesiyle birlikte mangalın başındakinin eski patronu, armatör Mistır Morrel olduğunu farkeder.Kendini bozmaz Edmınt.Mistır Morrel etleri pişirirken "baba ben buranın çocuguyum, karı sevdasına 12 sene evvel Amsterdam' a taşındım.Bi aralar burada Mersedes diye bir kız vardı, ne oldu ona" diye sorar.Mistır Morrel de "Benim yancı kaptanlarımdan Edmınt' ın manitasıydı, Edmınt hapise girince o da kerhaneye düştü" der.Edmınt "Muamelesi iyi mi bari?" gibisinden sormak ister ama içine atar.Müdür viziteye ne yazıyor acaba?Ergen döneminde onu düşünüp 31 çekerdim, hangi kerhane? adres verebilir misin? gibi sorularla Morrelin agzından laf almaya çalışır.Morrel de "ben bizzat gittim, emmeye de geliyor gömmeye de ama 1 sene evvel Edmınt' ın ekürisi Fernand onu genelevden kurtarıp evinin kadını yaptı" der.Edmınt: Vay amına kodumun tilkisi, demek benim hatunun peşindeymiş diye düşünür.Ha bu arada Morrele de diş biler.Yaşından başından utan lan pezevenk demek gelir içinden ama eline aldığı dürümü görünce siniri geçer.Zatarayı yanına çağırıp, buradan Ayvalığa gitsek kaç para gaz yakar araba der.Zatara öyle bir delikanlıdır ki "abi bende kredi kartı var, temiz 200 tl limitim var, ekstre gelince ortak öderiz, doldurup gideriz" der.Zataranın, İmam Haksıbıldan aldıgı harita Ayvalık açıklarında bir adayı göstermektedir.Feribotla Bandırma' ya geçip, 4 saat sonra Ayvalığa ulaşırlar.Zatara "Abi ben bir tekne ayarlayıp geliyorum" der.Yarım saat sonra kiraladığı deniz bisikletiyle kıyıya yanaşır.Haritadaki koordinatlara göre pedal çevirerek adaya ulaşırlar.Zatara: " Abi yunan deniz sahasına girmiş olmayalım? Sikertmesinler bizi diye telkinde bulunur.Neyse adayı bulurlar.Haritadaki pipi ve taşak çiziminden işte bu pipi, işte bu da taşak, hazine kesin buralarda diye kendilerini avuturlar.Tüpsüz dala dala Zatara' nın kulağına su kaçar ama sonunda hazineyi bulurlar.Zatara çok arsızdır.Deniz bisikletinin arkasını komple çeyrek cumhuriyet altınıyla doldurur.Hazine niye sadece çeyrek altın? Bari yarım veya tam koysalarmış da yükten hafif olsaymış diye dert yanarlar.Kıyıya dönüp altınları Zatara' nın bagaja koyarlar.Deniz bisikletini teslim ederken de sahibine 2 çeyrek altın atmayı esirgemezler.
Edmınt: "5 kasa altınımız var ama cepte 5 tl yok Zatara, bir kuyumcu bulak da biraz bozdurak" der.Ayvalık çarşıdaki kuyumcuya 50 çeyrek altınla giren denyo Zatara, kuyumcunun kıllanmasına neden olur.Abi yeni evlendim, aile kalabalık ama taka taka anca çeyrek taktı ibneler gibisinden olayı bağlar.İstanbul' a döndüklerinde direkt kapalı çarşıya gidip altınların birazını bozdururlar.Edmınt; Kont adama tüplü sarı taksiyle gezmek yakışmaz, hemen bir araba almamız lazım diye düşünür.Mercedes bayisine gidip en hayvanından bir makam arabası alırlar.Plakasını 34 EDM 34 çıkartması için de muameleciye 20 çeyrek altın atarlar.Ertesi gün Nişantaşı' na gidip kendilerine takım elbise, ayakkabı, güneş gözlüğü falan alıp kuaföre geçerler.Kont adama altıgen sakal yakışır diyen Edmınt adeta kendini baştan yarattırır.
Şimdi sıra Fernand ibnesini bulmaya gelmiştir.Mali açıdan Fernand' ı bitirmek için ilk önce bir şirket kurmak gereklidir.Holdingin adı hazırdır.
FSYE (Fernandı Skertmeye Yemin Ettim) Holding

Devam edecek....Belki de etmez lan.

Monday, May 3, 2010

Delirium Tremens 2

Her gece Güllüoğlu' nun sitesine girip su böreklerinin fotograflarına bakıyorum.Ekranı yaladığımı bilirim.Sabaha karşı 4 gibi "Ben çok acıktım Kamil" diye yataktan fırlıyorum.Buzdolabımda herzaman 2 dilim ekmek ve margarin bulundururum.Acıktıkça sürer yerim.2 senedir sadece kanat ve makarnayla beslenmeme
rağmen sex gücümden hiçbirşey kaybetmedim.Her sabah 2 posta attırmazsam işlerim rast gitmez.

Evimde 3 adet televizyon ve 990 kanallı uydu bağlantısı var ama bu zamana kadar hiç açıp izlemedim.Her ay düzenli olarak ödüyorum "Ya birgün izlersem?" diye.
İnternet faturamı hep kesilince öderim.Adamlar da tanıdı artık beni.Nasıl olsa bu denyo ödeyip açtıracak güvencesiyle 1 hafta evvelden kesiyorlar.Olsun o heyecan çok zevkli.Akşam eve gelip kestiklerini görünce adrenalin salgılıyor bünyem.Sabaha kadar Need For Speed oynuyorum.

Alkışlarlayaşıyorum' un 5. yıl kutlama videosundaki tüysüz, parlak danyeli ben sananlar var.Yazıklar olsun.Biz kendimizi sanal alemde deşifre etmeyiz.Dost var, düşman var.

Dün yine babam aradı.Falancanın oğlu Amerika' ya gitmiş, benzincide çalışmış, 3 senede İstanbul' da apartman dikmiş diye.O amın oğlunu bi bulsam apartmanının su borularını götüne sokucam.Ne benzinciymiş arkadaş.Seneler senesi aynı muhabbet.Hangi benzinci lan bu?Bu ibne (veya genel olarak bu hikayelerde adı geçen eleman) torba tutmuyorsa cümle alem annemin halasının kuzenini (hiç sevmem yavşağı) siksin.Nasıl olsa Türkiye' de sıfat hazır.Benzincide çalışıyorum...
Bir de pizzacı çocuk hikayesi var.Arabasıyla pizza dağıtıp ayda 5000 dolar kazanan adam!!! Lan arabanla evlere değil pizza, karı dağıtsan o parayı yapamazsın.

Günde ortalama 5 litre su içip, 2 litre işiyorum.Hiç terlememe rağmen 3 litre acaba
nereye gidiyor diye hep düşünürüm.İşerken sifonu çekmek en büyük zevkim.Çiş renginden karakter tahlili yaparım.Koyu sarı işeyen adamdan korkarım.
2 ay evvel traş sabunum bitmesine rağmen yenisini almadım.Her sabah hart diye bir yerimi kanatmazsam içim rahat etmiyor.Bugün alayım bari diyorum her kanayışında.Akşam olunca da "Amaaan kim sker, dedelerimizin zamanında traş jeli mi
varmış" diye kendimi avutuyorum.
Evde tuvalet kağıdı bittiği zaman Mc Donalds' a gidip peçete çalarım.Bütün ceplerimi doldurup 2 hafta onlarla idare ederim.Çok tutumluyum.

Evim otoban kenarı.Hava sıcak olduğu zaman balkona daltaşak çıkıp sigara içerim.Sağolsunlar bugüne kadar şikayet eden olmadı.
Dışarda kar yagsa dahi evde donla gezerim.Her ay götüme kol gibi fatura girmesine rağmen eyvallah derim.Benim de zevkim bu...

Evimde çöp kutum yok..Almam da...Her boku çöp öğütücüsene (Lavaboda suyun gittiği yer var ya, adı aklıma gelmedi, ne skimse işte) atarım.Geçen hafta yanlışlıkla bira kutusu atmışım.Ev sahibim inandı ama.Ben atmadım başka bir götveren atmış dedim.Sen bu evde 2 senedir yanlız yaşamıyor musun? diye sordu.Hayır dedim.Benjaminle beraber
yaşıyorum...Yaklaşık 3 dakika boyunca bana baktı, sustu, ben de tavana baktım o ara.Sonra gitti.Çok delikanlı adam...


Şizofreni; düşünüş, duyuş ve davranışlarda önemli bozuklukların görüldüğü, hastanın kişiler arası ilişkilerden ve gerçeklerden uzaklaşarak kendi dünyasında yaşadığı, genellikle gençlik çağında başlayan bir ruhsal hastalıktır.

Vogueman' in Mapus Hayatı

Bu hikayedeki her olay gerçek olup sadece isimler değiştirilmiştir.Aslında isimler de değiştirilmedi ama harbiden gerçek olay lan.
Sene 2010, soguk bir kış günü.Emailimin dılink diye ötmesiyle irkildim.Vatandaşlık ofisi memurları "Sana bir evrak gönderdik ama mekanında bulamadığımız için evrak bize geri geldi, sana zahmet bizi bir arar mısın?" diye rica etmişler.Saat geç oldu dedim kendi kendime, fırına da kanat atmışım.Ertesi gün aradım."Buyur canım" dedim."Vogueman senin vizeyi onayladık, evrağı tekrar gönderiyoruz" dediler.O sevinçle tekelden 2 şişe Şato Biryan marka şampanya çözdüm.Balkonda patlattım.Çok sallamışım, hepsi fışkırdı.Ziyan oldu mübarek.Şampanyanın üstüne 2 posta 31 çekip uyudum.Ertesi sabah beni bir fenerbahçeli aradı (kurumun adını vermiyorum, reklam olmasın, f.b. diye başlar) "Vogueman bizim ofise bir uğrar mısın?" diye sordu."Uğramaz mıyım James' im Bond' um" dedim."Yarım saate ordayım, çayı taze demle" didim.İyi didim hacı.Kapıda karşıladı lavuk beni.Hoşgeldin dedikten sonra kelepçeyi taktı.Senin vize red oldu Vogueman dedi.Bak dedim James!!!Efendi gibi geldik. Mekanına gelen adama kelepçe takmak yakışmaz!!! Ben de emir kuluyum Vogueman, 1200 dolar + ssk + akbil' e çalışıyorum, emir büyük yerden dedi.Kanunun önünde boynum kıldan ince der gibi ama değil gibi bir bakış attım.Beni arka odaya koydular.Aynalı camdan beni izlediklerini sanki bilmiyorum.Açıp skimi salladım.Sonra kapı açıldı."Kontrol ettim tekrar ama maalesef reddedilmiş" dedi."Lan niye bana o kevaşe onaylandı dedi o zaman!!!" diye bagırdım.Tırsar gibi oldular ama tırsmamışlar.Seni mapusa götürcez dediler."Kapalının çocuguyum, Gayrettepe' de az yatmadım, beni bozmaz" dedim.Neyse eller kelepçeli gittik mapushaneye.Dalton kıyafetleri giydirip, 3 metrekarelik bir hücreye koydular beni.Işık yok, yatak yok, klima yok.Klimayı geçtim kalorifer dahi yok.6 saat falan oturdum öyle.Sonra kapıdaki küçük kapak açıldı.Meyve suyuyla ekmek verdiler.Allah razı olsun."Komiserim saat kaç?" diye sormamla birlikte çat diye kapadı kapağı götoğlanı.Boş tabağı almaya gelince "Devletin memuruna saygım sonsuz, telefon hakkımı kullanmak istiyorum" dedim."Sana telefon hakkı yok, sen federal suçlusun" dedi.Bak aslanım benim bacanak Trabzon Emniyet Müdürlüğü çaycısı dedim.Alayınızı Nevada Çölü' ne sürdürürüm dedim.O sırada kapak kapanmıştı ama duydu o ibne söylediklerimi.
Schafer 86 Parça Deluxe Yemek Takımı' nın sunduğu "Mapus Hayatı" az sonra devam edecek.
36 saat hücrede kaldım.Kapıyı açan memur "Kefaletin ödendi" dedi.Dırındıttı dın dın.
Devam edecek...

Asortik Pipi' nin Maceraları

Benzinin sudan ucuz olduğu bir ülkede arabasının benzini bitip otobanda mahsur kalan tek mal benimdir.10 senelik şoförüm, bu zamana kadar hiç depomu doldurmadım.Koyduğum benzin miktarına göre kilometre hesabı yapmak en büyük zevkimdir.Dondurma yalayan bayanları da çok severim.Geçen gece otobanda gidiyorum.Araba teklemeye başladı, çektim emniyet şeridine, yaktım dörtlüleri.Yalandan kaputu açıp kablolarla falan oynadım."Kablolarla oynamama rağmen bu araba hala çalışmadıysa kesin benzin bitti lan" diye düşündüm.Eşi dostu aradım.Buralarda gece 9 dan sonra telefonları kapatmak adettendir.O sıra arkama bir memur yanaştı, tepe lambalarını yaka yaka.Memur götüne yanaşınca elleri direksiyona koyup beklemen lazım."Buyrun memur bey" gibisinden arabadan inersen mermi manyağı yapar adamı mazallah.Ben de dışarda olduğumdan ellerimi hemen kaputa koyup domaldım.Memuru görünce arabaya binsem; "Kaçacak mı acaba bu ibne?" diye kıllanmasından korktum.Ellerim kaputta otobana domalarak beklememe rağmen götveren 10 dakika arabadan inmedi.En sonunda halime acıyarak yanıma geldi."Hayırdır delikanlı?" diye sordu.Memur Bey benzin bitti, arkadaşı aradım, 10 dakikaya bidonla geliyor" dedim."Bu lavuk beni görünce domaldıysa kesin bir eksiği vardır" bahanesiyle evraklarımı sordu.Ehliyeti olsun, ruhsatı olsun herşeyim tam.Pırlanta gibi serdim önüne."Hayırlı nöbetler komiserim" diyerek memuru postaladım.Çılgın çişim gelmişti."Burası medeniyetler ülkesi vogueman" dedim kendi kendime, yol kenarına işenmez.Tekrar bindim arabaya.O sırada küfürlü telesekreter mesajları bıraktığım ekürilerimden biri beni aradı."10 dakikaya ordayım hafız" dedi.(Bu diyaloglar ingilizcedir)Çok çişim gelmesine rağmen işeyecek pozisyonum yoksa sex düşünürüm.Kalkan pipi işeme isteğini ekarte eder.Cep telefonuma yüklediğim pornolardan birini açtım.O sırada arkama başka bir polis yanaştı.Eller direksiyondayken yanıma geldi."İyi akşamlar" demesiyle birlikte sorumu patlattım."Hocam yasalara aykırı değilse bi su dökebilir miyim?" dedim."Memleket nere senin" diye sordu gülümseyerek."Abi aslen konektikıtlıyım ama Şikago' da büyüdüm" dedim."Geç lan dök suyunu çaktırmadan, destur de ama başlamadan" dedi.Yiğidin harman olduğu yerdendi bu memur.İşedikten sonra teşekkürü ihmal etmedim."Bizim dükkan alışveriş merkezinde şerifim, buyur uğra bir çayımızı iç" dedim.Eyvallah dedi ve gitti.Aradan 35 dakika geçmesine rağmen ben hala benzin getirecek yavşağı bekliyordum.Prostatın rahatlamasıyla sanki 1 büyük rakı içmiş gibi oldum.Müslüm Baba' nın "Gitme" kasedini koyup, "Silinmeyen Hatıraları" açtım.O esnada yine bir polis arabası daha arkama yanaştı.Elde fenerle geldi yanıma."Aslanım sizin aranızda hiç mi koordinasyon yok? Kırk yılda benzinimiz bitti. Trafik Ekipler Amirliği olarak bi skmediğiniz kaldı" der gibi ama değil gibi bir bakış attım." Arka fonda çalan eseri duyunca "Sende mi Müslümcü' sün?" diye sordu."Hastasıyım amirim" dedim."Madem Müslümcü' sün, al bu bir bidon benzini de şanın yürüsün" dedi....
Canımsın Benjamin...

Delirium Tremens

Bazen titiz adam modeline girerim.Evi baştan aşağı yalar, donlarımı çamaşır suyuyla elde yıkarım.

Rottişambır ne güzel bir kelimedir.Şatobiryan da 2. sırada gelir.

Wazabi ne skim bir nötrleme mezesidir.Kolonyalı mendil yermiş gibi.

Kentucky Fried Chicken logosundaki dayının hastasıyım.Tam bir Beyoglu efendisi.Görmüş geçirmiş adam belli.

Midye tavayı böyle taratora degdirip yiyicen.İçinde taş çıkarsa karışmam.Azı dişi olsun, süt dişi olsun amına kor.Çat diye kırarsın.

2 oğlum olursa birinin adını Arçıbıl diğerininkini Haksıbıl koyarım.

Sivrisinekler ne işe yarar? Acaba raid gibi firmaların kazanç saglamak amaçlı ürettiği canlılar mı diye kendime sorarım.

Sonra Adnan Abi geldi kahveye..Bana bir çay söyle dedi vogueman.Ama bi tripli böyle..Abi dibi kalın olsun mu dedim? Farketmez dedi.Hep demli sever oysa ki...Neyse çayını götürdüm.Şekeri attıktan sonra böyle çıling çıling bardağa vura vura karıştırdı.
Abi hayırdır? Bacını mı zktik dedim?
Yok vogueman, tribim sana değil tüm aşklara, geceden içip içip sabahlara, çıkamam dedim çıkamadım dedi.
En güzeli abi dedim.

Makarnayı istiridye modeli alacaksın.Çubuk makarna yiyen adamın erkekliğinden şüphe ederim.

Sene 98...Hızlı zamanlarım...diye cümleye başlamayı alışkanlık edindim kendime.Ama sadece 98 senesine özgü bu.

Askerlik zor zanaattır.Hele ki benim gibi 18 ay yapana.Niye 18 ay? derseniz, üniversiteyi bıraktım.Bana göre değildi.Neyse ki sağlam torpil bulduk da askerliğimi yüzbaşı olarak tamamladım.Erleri çok severdim.Rütbelilere kök söktürdüm.Subaylığım çok pistir.

Yan komşum Hulk Hogan' dı bir zamanlar.Amerikan güreşçisi, uzun sarı saçlı eleman.
Birgün bahçede çim kesiyorum, bu lavuk da yanda arabasıyla uğraşıyor.
Birader ateşin var mı? dedim.
Çat cebinden çıkardı çakmağı, buyur buradan yak dedi.
Hulk' cım yakıştı mı şimdi sana dedim?
Nerede kaldı sportmenlik, amerikan güreşi? dedim.
Abi haklısın ama bırakamıyorum bu mereti dedi.
Dedim "Hulk!" Gittiğin yol, yol değil.Biz seni flash tv' den; Tuttuğunu yere vuran delikanlı bir adam olarak bilirdik.Şimdi ben nasıl çoluğuma, çocuguma senin sigara içtiğini söylerim?
O lafımdan sonra tövbe etti.
Her hafta beni arar, gel voguemanim şahane mangal yaktım.Sucuğu olsun, koç taşağı olsun esirgemedim diye...Yine de gitmem ama.Birkere gözümden düştü.Sildim mi silerim bir kalemde...

Nostalji Saati:

Kumpiri ilk Türkiye' ye getiren dayının Yıldız Parkı' nın yanında çekili bir arabası vardı.O zamanlar 8 yaşındaydım.İshal tedavisinde kullanılan haşlanmış patatesin bu denli lezzetli olabileceğini o zaman farkettim.Sene 1990...(98 değil)

Sene 98..Hızlı zamanlarım...Şatomda özel defileler düzenliyorum...Öyle hızlıyım...

Şizofreni hastaları dünyayı değişik algılar. Normalde çevrede varolan uyaranlar dışında olmayan sesler, hayaller, garip kokularla dış dünya karışık ve anlaşılmazdır.
Bu ortamda hastalarda anksiyete artışı, heyecan ve korku sıktır.